#Hatırlıyormusunuz #SadeceÇocuk

1980, Muammer Özer, İzmir’de çalışan çocukları mercek altına aldı

Sinematek TV’nin sitesinde yayınlanan filmi izlemek için tıklayınız

Film ekibinden Oğuz Makal’ın Sinematek TV’nin web sitesinde film hakkındaki yazısı:

“Türkiye’nin ilk sinema TV Bölümü İzmir’de Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi içinde rahmetli-değerli hocam Prof. Dr. Jur Alim Şerif Onaran tarafından açıldığı için, İstanbul’dan İzmir’e onun asistanı olarak gitmiş, göreve başlamıştım. 

 O günlerde tam bir kültürel çöl olan İzmir’de sinema ile ilgili birşeyler yapabilmek (etkinlik, fim, yayın) çabası içindeyken, İstanbul öncesi kurucular arasında bulunduğum ve sinematek bölümünü yönettiğim İzmir Sinema ve Kültür Derneği’nin düzenlediği “Bağımsız Filmler’ temalı festivale filmleriyle davet ettiğim, tanıştığım Muammer Özer’le dostluğum ilerledi…Yıllar sonra İzmir’i ziyaret ettiği bir günde öğrencilerimden İbrahim Öğretmen ile (daha sonra Paris’e yerleşti, Gökşin Sipahioğlu ile uzun süre çalıştı)  fotoğraf çalışmaları sırasında gözlediğim bir kenar semtteki  artık camları değerlendiren işliklerden-işçilerden söz ettim. O günlerde Refik Durbaş’ın şiirinden, Livaneli’nin bir şarkısı da kulaklarımızdaydı.

ÇIRAK ARANIYOR

Elim sanata düşer usta

Dilim küfre, yüreğim acıya

Ölüm hep bana

Bana mı düşer usta?

 

Sevda ne yana düşer usta

Hicran ne yana

Yalnızlık hep bana

Bana mı düşer usta?

 

Gurbet ne yana düşer usta

Sıla ne yana

Hasret hep bana

Bana mı düşer usta?

 

Şiiirin dizeleri içsel-düşünsel bir yol haritası oldu. İşlikte çıplak elle cam işçiliği yapan kadın-erkek-çocuk bu insanların yaşantısını birlikte filme aldık. Kurgusu vb. İsveç’te Muammer Özer tarafından yapıldı. Film bittikten sonra gönderildiği bazı festivallerde beğeni topladı, örneğin Leipzig aldığı onur ödülü gibi…Film, 1980’li yılların başındaki iş/işçi yaşamına da bence çok iyi bir belge/tanıklık oldu…”